ADNAN DURMAZ-şiir014.html




TURNA KADININ NİNNİSİ

Serin bir yel solur bulutların saçlarından
Bir ana elidir bozkırda bahar
Bir kaç yeşil dolaşır sarı kıraçta
Uçurum gülüşlü yorgun yüzlerde
Ağustosun ateşten kırbacı şaklar
İsli lambalarda alevin safran dili
Çan ve it sesleri içinde akşamı yalar
Yüzleri bıçakla yontulmuş adamlar
Hoyrat hoyrat gülüşürler gecede
Bir kaç eğri diş parlar ağızlarında
Kimsesiz yosunlu mezar taşları
Uzak bir radyoda ince sazdan hicaz faslı
Ve bir de ay
Kayar gider bulut koyaklarından
Eski bir hovarda gibi pervazsız...
Toprağa gire çıka
Beş dallı poturlu bir ağaç kökü elleri
Doğrulur her akşam geceye doğru
Yayvan ayaklannda toprağın nabzı çarpar
Sırtında bebesi- yarı uykulu
Kadın aya bakar
Kimse... görmez...
Parmakları her gece gizlice çiçek açar...
Uzak bir radyoda ince sazdan hicaz faslı
Arzuhalin karanlığa fısıldar
"Nenniler ederim uyusun deyi
Uyusun gül sabahlara büyüsün deyi
Bol bol yıllar görsün...
Cicili kirman
İpekli yorgan
Gök gözlü kurban olsun
Sarı yeller sarartmasın benzini
Kara günler daraltmasın gönlünü
Ne gurbet çilesi- ne el kapısı
Ah bilirim muhanettir hepisi...
Kara gecede
Kara nadasta
Kara kanncayı gören
Yokludan aldı mı alan
Varlıya verdi mi veren
Bebeme de el kadar bir tarla versin
Sarı göz koyunlar versin
Çatmalı evler versin
Selvi boylu gelinlerle bağlayayım başını
Davullarla zumalarla dökeyim aşını
Gördün mü yaradanın işini!
Gördün mü yaradanın işini!
Deli Turna bir görse böylece bebesini
Hiç sayrılıktan farir mi
Ölümü gözü görür mü
Görür mü!...

Adnan DURMAZ
30 Mayıs 1993

Şiir Dizini    Anasayfa   Sonraki