ADNAN DURMAZ-şiir006.html




FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE TÜRKÜNÜ

Gülüşleri buz sarkıtı
Dürüstlükleri cilalanmış
Kör ıssız dostluklar artığısın
Sirenler gözelenir göğsünün çatalında
Kuduz köpekler uluşur
Yalınkat sevdalar bıkkınısın
Tarazlanmış yanılgılar bezgini
Kırılmış düşler ezginisin...
Karanlığının altından
Korkak sular akar çağıltısız
Sen yalancı aynalarda bir hayal
İşin başkalarını yaşamak gün boyu
Belki de hiç olmadın-ne gerçek ne de masal

Ve her akşam
Doğarsın sancılı yalnızlıklara yeniden
Gözlerin bir çift ölü balık keder denizlerinde
Bütün bastırılmış isyanların
Sabır taşlarına keser
Param parça gecelerde...

Yüzlerce yıl çağıltıyla beslenen çatal göğsün
Karanlık kuyularda diken büyütür şimdi
Seni irinli sevdaların sokaklarında
Kördüğüm kördüğüm kıvrandıran yalnızlık
Köreltir kırk gözeli pınarlarını
Sığlaşır gidersin kristal aynalarda
Geride bir hayal kalır senden
Kanar ılgıt ılgıt en derin uykularda...

Gün gelir bir başkası olduğunu sanarsın
Oysa bu sokaklar
Pas bağlamış namusların mezarı
Karanlığın kaleleri korkuyu korur
İşkenceler
Duvarları çatlamış adaletler
Beyninde örümcek besleyen yetkililer
Harman yanar gibi katledilenler
Tüm bu irinli yaralar içinde
Ağlamasını yeniden öğren
Gerekirse isyan isyan gözyaşlarınla diren
Ve sancılar içinde bir hayal olmamak için
Kristal aynaları kırmayı
Öfkeyle bağırmayı öğren...
Sözüm şu sana gözüm
Soyun yılgınlığın kanlı kürkünü
Nerede ve ne zaman olursa olsun
Zulmü saltanat kılanın tükür yüzüne
Fısıltılarla da olsa söyle türkünü

Adnan DURMAZ


Şiir Dizini    Anasayfa   Sonraki